USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Asayiş

Gaziantep'te de Görev Yapan ünlü Çocuk Psikiyatristi Tutuklandi

Gaziantep'te de görev yapan ünlü Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu, çocukların kendilerine tecavüz edildiğine inandırıyordu.

Gaziantep'te de Görev Yapan ünlü Çocuk Psikiyatristi Tutuklandi
18-09-2023 12:06

1999-2006 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nı kuran Psikiyatrist Zoroğlu, iddialara göre çocuk hastalarına ketamin enjekte ederek ‘Çoklu Kişilik Bozukluğu’ teşhisi koydu. Çocukları telkinle, babaları tarafından cinsel istismara maruz kaldıklarına inandırdı. Ailelerin başvurusuyla tutuklandı. Prof., FETÖ’den de yargılanmıştı.

 birgun.net'ten Timur Soykan'ın haberine göre stanbul Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu, çocuk hastalarına uyuşturucu ilaç verip manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklandı. İddiaya göre; Prof. Dr. Salih Zoroğlu, Bakırköy’deki özel kliniğine getirilen onlarca çocuğa disosiyatif (Çoklu Kişilik Bozukluğu) teşhisi koydu. 

Sadece hastane ortamında anestezi sırasında verilen ketamin isimli ilacı hayvanlarda kullanılan oranda çocuklara verdi. Bu çocukları, onlarca kişilikleri olduğuna ve aile bireylerinin cinsel istismarı bilinçaltına gömdüklerine inandırdı. Profesör, etkisine giren bazı çocukları, annelerini, babalarını zehirleyip öldürmeye ikna etmeye çalıştı. 

Süleyman Salih Zoroğlu, İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Aynı fakültede çocuk ve ergenlerde disosiyatif bozukluklar, çocukluk dönemi travmaları, çocuk istismarı alanında uzmanlaştı. Uzmanlık tezi bu konudaydı. 1999-2006 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalığı Anabilim Dalı’nı kurdu, başkanlığını yaptı. 2011-2016 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı’ydı. 2010-2016 yılları arasında Adli Tıp Kurumu’nda görev yaptı. 6. İhtisas Kurulu üyesiydi ve çocuk cinsel tacizlerine bakan tek uzmandı. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi yapılanmasına yönelik operasyonda tutuklandı. Sosyal medyada Fetullah Gülen’i öven paylaşımları vardı. 1 yıl tutuklu kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul Bakırköy’de çocuk psikiyatri kliniği açtı.  

Eşi Özgül Zoroğlu, diş hekim. bir kızı psikiyatrist, diğer kızı psikologdu.  

Zoroğlu’nun açtığı özel kliniğe kısa sürede yüzlerce aile başvurdu. Zoroğlu, çocuklara sürekli dissosiyatif (Çoklu Kişilik Bozukluğu) teşhisi koydu. Birbirinin kopyası onlarca vaka yaşandı. 

İşte o vakalardan biri; 15 yaşındaki Ayşe (kimliğini gizlemek için takma isim) Ekim 2022’de derslerindeki başarının düşmesi ve içine kapanması nedeniyle Zoroğlu’nun İncirli’deki kliniğine getirildi. Burada psikologlar Ahmet A. (27) ve Zeynep A. (32) çalışıyordu. Ayşe’nin annesi ve babası boşanmıştı ve babası başka bir şehirde yaşıyordu. 

Zoroğlu, kısa sürede Ayşe’ye ‘Çoklu Kişilik Bozukluğu’ teşhisi koydu. Babasının cinsel istismara maruz bırakması nedeniyle Ayşe’nin 48 ayrı kişiliği olduğunu söyledi. Anne ve ağabeyi bu iddianın imkansız olduğunu, babasının asla böyle bir şey yapmayacağını söyledi.  

Ayşe’nin durumu kliniğe gitmesinden itibaren çok kötüleşti. Yüzü, sesi, hareketleri değişiyor ve kendisinde başka kişiliklerin ortaya çıktığını anlatıyordu. Evde sesler duyuyor, karanlık gölgelerin geçtiğini söylüyor, kâbuslar görüyordu. Krizler geçirmeye başlamıştı. Ailesi onu Salih Zoroğlu’na götürüyor ve burun spreyi ile bir madde verilince sakinleşiyordu. Kollarını kesmeye başladı, ağabeyini kırık şişeyle tehdit etti. Daha sonra bunları hatırlamadığını, diğer kişiliklerinin yaptığını söyledi.  

KETAMİN ENJEKTE ETTİ 

Ayşe bir gün kolunun acıdığını söyleyince ailesi iğne deliklerini fark etti. Doktorun anestezide kullanılan ketamin enjekte edildiği öğrenildi. Bu hayvanlarda kullanılan bir dozdu. Burun spreyi ile verilen de daha düşük doz Ketamin’di. Zoroğlu hastaya şizofreni vakalarında kullanılan ilaçlar yazdığı ve söylediği öğrenildi. 

Profesör, anneyle yaptığı bir görüşmede babanın Ayşe’ye 5 yaşından itibaren yüzlerce kez istismar ettiğini söylemiş ve “Babayı tehdit edip tüm malvarlığını Ayşe’nin üzerine geçirin” demişti. Anne ise tepki göstermişti. Bu süreçte profesör aileye dini içerikli mesajlar da gönderiyordu. Ayşe’ye de “Babanın cinsel istismarlarını hatırla” diyerek ikna ediyor, geçirdiği krizlerin hatırlama olduğunu söylüyordu. 

‘PSİKOLOĞUN KORKUNÇ OKUL ZİYARETİ’ 

Zoroğlu klinikte çalışanlar da Ayşe’yi başarılı olarak gösteriyordu. Klinikte çalışan psikolog Zeynep, bir gün Ayşe’nin okuluna giderek çocuğun 5 yaşından itibaren babasının cinsel istismarına maruz kaldığını söyledi. Amaçları Ayşe’nin sınavlardan muaf tutulması ve 15 gün izinli sayılmasıydı. Öğretmenler ve okul yönetimi şoke olmuştu. Hemen anneyi aradılar. Çocuk Büro Amirliği’ne de haber verdiler.  

‘BENİM EVİMDE KALMAZSA ÖLECEK’  

Profesör, seansların 6. ayında, geçen Haziran’da aileye “Bu kız elinizde kalırsa ölecek. Bir süre benim evimde kalsın. Aile kızlarının intihar riski nedeniyle teklifi kabul etti. 

Bir süre sonra profesör, Ayşe’yi klinikte beyaz önlük giydirerek diğer hastaların seanslarına sokuyordu. Profesör, ‘proje hastası’ olan Ayşe’yi diğer çocuk hastalarının kişiliklerini ortaya çıkarmakta kullandığını anlatıyordu. İddiaya göre; Ayşe, disosiyatif teşhisi konulan çocuklara tek başına seans yapmıştı. 

Ayşe, temmuz ayında kliniğe gelen ağabeyine annesinin de kendisini istismar ettiğini söyledi. Profesör. Annenin de disosiyatif hastası olduğunu ve bunları hatırlamayacağını söylüyordu. Akabinde bilimsel literatürle ilgisi olmayan sapkın tarifler yapmıştı, hatta bunları WhatsApp mesajıyla da gönderdi. 

‘ANNE VE BABANA DAVA AÇ’ MESAJLARI 

Ayşe 1,5 ay Salih Zoroğlu ve ailesiyle yaşadı. Ağabey kliniğe giderek kardeşini görüyordu. Bir boşlukta Ayşe’nin telefonundaki Salih Zoroğlu ile mesajlaşmalarını aldı. Mesajlarda doktor, Ayşe’ye anne ve babasına nasıl dava açacaklarını anlatıyordu. Birlikte bowling oynamaya, sinemaya gittikleri fotoğraflar vardı. Profesör, çocuğa onu yurtdışındaki okullara göndereceğini söylüyordu. 

Ayşe 31 Temmuz’da Salih Zoroğlu’nun evindeyken babasını CİMER’e şikâyet etti. Profesörün 12 sayfalık raporunu şikâyet dilekçesine eklemişti. Ağabeyine gönderdiği sesli mesajda “Babam tutuklanmazsa hoca ile birlikte suç duyurusunda bulunacağız” diyordu.  

‘SAVCIYA PROFESÖRÜN RAPORUYLA GİTTİ’ 

Birkaç gün sonra Ayşe, Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’ne (ÇİM) giderek babasından şikâyetçi oldu. Ağabeyi onun aileden tamamen kopmaması için yanına gitmişti. ÇİM’de 2.5 saat Ayşe’nin ifadesi alındı. Babasının ve annesinin cinsel istismarına maruz kaldığını söyleyip ikisinden de şikâyetçi olmuştu. Ayrıca Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun raporunu da savcıya vermişti. 

Ayşe ifadeden çıktıktan sonra hemen telefonla profesörü aramıştı ve konuşmalarını ağabey de duyuyordu. “Aynı sizin söylediğiniz gibi anlattım hocam. Asla ağlamadım” demişti. Profesörü de duyuyordu ağabey. “Biraz ağlasaydın, inandırıcı olurdu” diyordu. 

‘SAVCI ŞÜPHELENDİ’ 

Savcı, Ayşe’nin koruma altına alınmasına, bekâret testi yapılmasına karar verdi. Polisleri çağırdı. Ayşe, profesörü arayarak “Beni ÇODEM’e götürüyorlar” dedi. Profesör, Ayşe hakkındaki raporda kendi koruması altında olduğunu yazmıştı ve çocuğun bırakılacağını düşünmüştü. ÇODEM’e yerleştirilen Ayşe, krizler geçiriyordu. Ailesi artık bunun Ketamin yokluğundan kaynaklandığına emin olmuştu. Bu sırada Salih Zoroğlu’nun diş hekimi olan eşi, Ayşe’yi almak için kuruma başvuru yapıyordu. Kurum yöneticileri, Salih Zoroğlu’nun Ayşe hakkında hazırladığı akıl almaz rapora şüpheyle yaklaştı. Savcılığa bu konuda bilgi verildi. 

5 ÇOCUK AYNI RAPORLA GELMİŞTİ 

Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı ise daha önceden Salih Zoroğlu’nu mercek altına almıştı. Çünkü son dönemde 5 çocuk benzer iddialarla savcılığa başvurmuş ve ailelerini cinsel istismarla suçlamıştı. Hepsinde Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun raporu vardı. Ayşe’ye Ketamin verilip verilmediğinin anlaşılması için saçından örnek alındı ve Adli Tıp’a gönderildi. Ayşe’nin kuruma alınmasından 10 gün sonra bekâret testi sonucu çıktı. Bakireydi. Saç telinde ise Ketamin bulundu. 

‘7 ÇOCUK DAHA ETKİSİ ALTINDAYDI’ 

ÇODEM’de kalan Ayşe ile ağabeyi görüşebiliyordu. Ketamin etkisinden kurtulan Ayşe, söylediklerinin gerçek olmadığını anlattı. Sürekli ağlıyor, özür diliyordu. İfadesini değiştirdi. Ağabey, Ayşe’nin ve kendisinin Salih Zoroğlu ile mesajlaşmalarını arşivlemişti. Kliniğe gittikleri dönemde verilen ilaçları ve diğer belgeleri bir klasöre dönüştürerek savcıya teslim etti. Ağabey de savcılığa ifade verdi. Ayşe ikinci ifadesinde kendisi gibi profesörün zorlamasıyla ailelerini cinsel istismar ile suçlayan 7 çocuğun ismini vermişti. 

ELİF VE AİLESİNİN KÂBUSU 

Profesör Kâbus’un ağına düşen çocuklardan biri; Elif’ti (Gerçek adı değil, kimliğini gizlemek için adını değiştirdik.) 17 yaşındaki Elif’in annesi öğretmen, babası ise İstanbul’da otel sahibiydi. Bir kız kardeşi vardı. Elif çok zeki bir çocuktu ve ortaokuldayken öğretmenin tavsiyesi üzerine yapılan IQ testi bunu doğrulamıştı. Sınavlarda çok yüksek puanlar almıştı ve iyi bir kolejde eğitim görüyordu. 2022 yılının başında okulda duramamaya başladı, ailesine açık liseye geçmek istediğini söyledi. 

Bunun üzerine ailesi, çocuk ve ergen psikiyatrisi konusunda ünlü doktor Prof. Dr. Salih Zoroğlu’ndan randevu almak istedi. Çok sıra olduğu için güçlükle Şubat 2023’te randevu aldılar. Saatlerce sıra bekledikten sonra Psikolog Ahmet K. ile görüştüler. Kısa bir test yapıldı. Prof. Dr. Salih Zoroğlu, ilk seansta Elif’e ‘Çoklu Kişilik Bozukluğu’ teşhisi koydu ve bunun cinsel istismar nedeniyle olduğunu söyledi. 

PROFESÖRÜN ŞÜPHE TOHUMLARI 

Elif çok şaşırmıştı, böyle bir şey yaşamadığını anlattı. Salih Zoroğlu ise farklı kişilikleri olduğunu, bu kişiliklerinin istismarı hatırlamasını engellediğini ifade etti. Profesör, bu cinsel travmayı aileden biriyle yaşamış olabileceğini söyledi. “Bunu kişiliklerine sor” dedi. Seanstan sonra anneye bilgi verildi ve öğretmen anne büyük şaşkınlık içindeydi. Kızıyla çok bağlıydılar ve onu çocukluğu boyunca hiç yanından ayırmamıştı. Elif de ona her şeyini anlatırdı. Ama içine şüphe düşmüştü. Hiç uyumuyor, ünlü profesörün bu korkunç iddiası aklından çıkmıyordu. Bir yandan profesöre şüpheyle yaklaşırken öte yandan bu istismarın nereden, kim tarafından ne zaman yapılmış olabileceği soruları akıllarından çıkmıyordu.   

‘KETAMİNİ SAKIN ANNENE SÖYLEME’ 

Profesör, Elif’e ilaçlar yazdı. Onun yönlendirdiği eczaneden burun spreyi şeklindeki Ketamin de aldılar. İddiaya göre; Salih Zoroğlu seans başında Elif’e kolundan iğneyle Ketamin veriyordu. Bu sırada yanlarında Psikolog Zeynep A. da vardı. Bunu kesinlikle annesine söylememesini tembihlediler. Elif, Ketamin’in uyuşturucu etkisindeyken profesör cinsel istismar olayına inmeye çalışıyordu. 

Salih Zoroğlu, Elif’te erkek, baskın bir erkek kişilik olduğunu, bunun tedaviyi engellediğini söyledi. Babanın evden ayrılmasıyla bu kişiliğin ortaya çıkarılabileceğini anlattı. 

‘BABAYI EVDEN UZAKLAŞTIRDI’ 

Aile bunu konuştu ve baba, kızının sağlığı için bir hafta evden ayrıldı, kendi annesinin evine gitti. Bir hafta sonra ise profesör, babanın 3 ay başka bir yerde kalmasını istedi. Elif’in babası neler olduğunu anlamaya çalışıyordu, profesörle konuşmak istedi ama reddedildi. Kızının iyiliği için bunu da kabul etti. Başka bir ev tuttu. 

Salih Zoroğlu, Elif’e babasının cinsel istismarına maruz kaldığını söylemeye başladı. Elif bunun imkansız olduğunu, babasının böyle bir şeyi asla yapmayacağını söylüyordu. Ama profesör kesin ifadelerle babasının ona 5 yaşından 12 yaşına kadar istismara maruz kaldığını anlattı. Önce 17 daha sonra 45 kişiliğinin olduğunu söyledi. Tek tek bu kişilikleri ortaya çıkaracaklarını ve istismarı hatırlayacağını söylüyordu. Elif hatırlamadığını söyledikçe Ketamin’in dozu arttı. Salih Zoroğlu sadece hastanede verilebilen ilacı yasadışı şekilde temin ediyordu. Odasındaki çekmecesinden cam tüpte çıkarıp şırıngaya çekerek uyguluyordu. Seanslarda Elif’e sürekli ‘Hatırla’ diye baskı yapıyordu. 

‘BABASINI SUÇLAMAYA BAŞLADI’ 

Elif bir süre sonra doktorun etkisi altına girmiş, babasını suçlamaya başlamıştı. Annesine, profesörün babasını suçladığını söylemişti. Annesi bunun imkansız olduğunu anlattı. Kızını hiç yanından ayırmayan bir anneydi. Babası aradığında Elif telefonu açmıyor, babasıyla hiç konuşmuyordu. Baba, eşini aradığında ise “Kızın artık seninle konuşmak, görüşmek istemiyor” yanıtını almıştı.  

‘EVDE BABAYI KÖTÜLEYECEKSİNİZ’ 

Seanslarda profesör, Elif’e annesinin ispiyoncu olduğunu, bilgileri babasına aktardığını söylemeye başladı. Elif, çok bağlı olduğu annesine artık nefretle düşman gibi bakıyordu. Anne, doktorun talebi üzerine babayla bağlantısını kesmişti. Sürekli ağlayan kadına Elif, “Anne sen de istersen Psikolog Zeynep’ten seans al, hiç iyi değilsin” dedi. Öğretmen anne, profesörün onayıyla Zeynep A.’ya gitti. Seansta Zeynep A., babayı kötülüyor, onun kızını cinsel istismara maruz ettiğini söylüyordu. Babayı hayatlarından çıkarmaları gerektiğini anlatıyordu. Evde kesinlikle ‘Baba’ dememeleri, onu adıyla anmalarını tembihledi. “Bunu yapmazsanız Elif içindeki babayı sevmeyen kişilikler ortaya çıkmaz ve istismarları hatırlamaz. Kızınız iyileşemez” diyordu. Baba için evde sürekli “Pislik, ondan iğreniyorum” gibi sözler kullanmasını istedi. Psikolojisi darmadağın olan anne, “Tamam” dedi. 

‘BABAMI ZEHİRLEYELİM’ 

Elif bir gün annesine “Profesörde bir zehir var. Bunu yemeğe kattığında ortaya çıkmıyormuş. Babamın çorbasına sen bunu koyabilirsin. Profesör böyle yapabileceğimizi söyledi” dedi. Annesi donup kalmıştı. Kızı, eşini öldürebileceklerini söylüyordu. Hemen bunu psikolog Zeynep A.’ya anlattı. Zeynep A. “Hoca hastaların öfkesini ölçmek için bunu yapıyor” dedi Anne ise “Ya bunu gerçekten yapmaya kalkarsa…” diye tepki göstermişti.   

Kliniğe gitmeye başlamasından üç ay sonra Elif, ilaç içerek intihar girişiminde bulundu. Hastaneye kaldırıldı ve midesi yıkandı. Koşarak hastaneye gelen babaya, anne “Seni görmese daha iyi. Kötü etkilenebilir” dedi. Baba artık dayanamıyordu. Kızının yanına gitti. Bitkin halindeki Elif, babasıyla konuştu. 

‘BABA SUÇLAMAYI ÖĞRENİYOR’ 

Anne, eşine Salih Zoroğlu’nun onu kızını cinsel istismara maruz bırakmakla suçladığını söyledi. Baba deliye dönmüştü. “19 yıllık eşimsin, buna nasıl inanırsın” diye tepki gösterdi. Bu süreçte boşanma aşamasına geldiler. İkisi de 6 ay boyunca bir kâbusu yaşadı. Baba kanser hastasıydı ve yaşadıklarını ‘ölümden beter’ diyerek tarif ediyordu. Avukatıyla konuşup profesör hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar verdi. Önce CİMER’den şikâyet dilekçeleri yazdı.   

‘SİZİ YURTDIŞINA GÖNDERECEĞİM’ 

Elif, klinikte Ayşe ile arkadaş olmuştu. Ayşe, Salih Zoroğlu’nun asistanı gibiydi. Hatta onun evinde kalıyordu. Elif de profesörün proje hastalarından birine dönüştürülmüştü. Profesör, ‘Hatırlamalar’ da çok geride ama çok zeki olduğunu söylüyordu. Ayşe ve Elif’i yurtdışındaki okula göndereceğini anlatıyordu. Ayşe, babası ve annesi hakkında suç duyurusunda bulunacağı gün aslında Elif de babası hakkında şikâyetçi olacaktı. Salih Zoroğlu ona da bir rapor yazarak vermişti. Ama Elif son anda emin olamadığını düşünüp vazgeçmişti. Bu sırada anne, kızının cep telefonundaki Prof. Zoroğlu ile mesajlaşmalarını kopyalıyordu. Profesör sürekli olarak babasını şikâyet etmek için kızına baskı yapıyordu. 

PROFESÖR KÂBUS: BENİ ALLAH VAZİFELENDİRDİ 

Baba ise Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun cep telefonu numarasını bulmuştu ve ona WhatsApp’tan yazıyordu. Baba çok sert tepkiler gösterirken Zoroğlu sakin bir üslupta “İtiraf et” diyordu. Babanın da çokluk kişilik bozukluğu hastası olduğunu yazıp bilinçaltındaki kişiliklerin aslında yakalanmak istediğini yazdı. Çıldırtıcı mesajlardı. Baba kızına hiçbir kötülük yapmadığını yapamayacağını yazıyor ama profesör ona şöyle mesajlar atıyordu: 

‘Bence sakin ol. Mertçe özür dile… Olayı örtbas eden zavallı çocuk iyileşemez.’ 

‘Ya Allah beni bir vazife ile vazifelendirdiyse o zaman senin halin nice olur. Ben biliyorum. Kızın biliyor. Sen biliyorsun. Allah zaten biliyor.’ 

‘Ahiret var, hesap var. Şimdi reddettin. Hadi diyelim kabul ettirdin. Hadi senin şansına kız da kendini öldürdü ve bu dünyada yırttın. Ne olacak tatmin mi olacaksın.’ 

‘20-30 sene sonra hesaplar öte alemde açılır. Ve sen şöyle söyleceksin. ‘Ya leyteniii küntü türaba.’ ‘Heyhat. Artık geçti’ diyecekler ve ebedi, yani sonsuz hayat boyunca azap çekeceksin.’ 

‘ÇOCUKLARIN RUHLARINI GÖREBİLİYORSAM…’ 

‘Ya ben bir şekilde doğru bilgiyi alabiliyor. Çocukların söylemediklerini onların ruhlarında görebiliyorsam. Ya Allah öyle bir hâl verdiyse bana. Yahut haber alabileceğim başka şeyler varsa. Ne yapacaksın. Haşa, Allah cc dize mi getireceksin.’ 

‘Söyle bakalım. 45 (en az) kişilik bacak kadar çocukta nasıl oluştu. Sen alemi aptal herkesi sersem mi sanırsın.’ 

‘Özür ve af dilemen lazımdır. Kızın iyi bir insandır. Bunu takdir eder. Sonra demen lazım ki. ‘Az bir ömrüm kaldı. Sana rüşvet falan değil. Bahşiş de değil. Neyim varsa sana vereyim. Sen beni ben seni bir daha görmeyelim. Ama yalvarırım biraz da olsa hakkını helal et. Nasıl oldu bilmiyorum ama bunlar olmuş. Sen yalancı, iftiracı değilsin. Belki ben de hastayım’ de. 

‘ELDE, AVUÇTA NE VARSA KIZA VER’ 

‘Bence senin de çoklu kişiliğin var. Sen bunu bilmiyor ya da bilmezden geliyorsun… Git ‘ne olduysa oldu, hatırlıyorum ya da hatırlamıyorum ama sen doğrusun’ de. Kalbi kırık kıza daha fazla yalancı, iftiracı, komplocu deme… Yarından, erkenden tezi yok elindeki avucundakileri o kıza ver. Kurtul. Verdiklerin onun tazminatının milyar da biri de değil.’ 

Baba bu mesajların ekran görüntülerini aldı. Ertesi gün savcılığa suç duyurusunda bulundu. Mesajları savcıya sunan baba ifadesinde şöyle diyordu: 

“Allah tarafından görevlendirildiğini söylüyor. Bu kişinin ruh hastası olduğunu anladım. Bir doktor, profesör bu şekilde şeyler yazmaz.” 

ELİF, PROFESÖRDEN UZAKLAŞTI 

Babanın, anneyle görüşmeleri ve savcılıktan aldıkları bilgilerden sonra Elif ile konuştular. Elif’in şüpheleri vardı ve profesöre kendini tamamen bırakmamıştı. Onu profesörden uzaklaştırdıkça durumu düzeldi. Elif ve annesi de savcılığa giderek yaşadıklarını anlattı. Profesör ile mesajlaşmalarını savcılığa sundular.  

Ağustos ayında bekâret testi için sıra beklerken Ayşe ve Elif aynı salondaydı. Profesörün mağduru iki aile birbirlerini klinikte gördüler. Yaşadıkları kâbusu konuştular. Rapor Elif’in de Ayşe gibi bakire olduğunu ortaya koydu. 

Savcılık Ayşe ve Elif gibi 5 çocuğun aileleri hakkındaki şikâyetleri inceliyordu. Bu olaylarda Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun birbirine çok benzeyen raporları vardı. 

EVİNDE KETAMİN BULUNDU 

Polis 11 Eylül’de operasyon yaptı. Prof. Dr. Salih Zoroğlu, eşi diş hekimi Özgül Z., psikologlar Ahmet A. ile Zeynep A. kliniğin sekreteri İnci A. ve ketamin ilacı yasadışı şekilde temin edip Zoroğlu’na verdiği iddia edilen Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nde görevli doktor Hüsna A. gözaltına alındı. Zoroğlu’nun evinde cam tüp içinde Ketamin ilacı bulundu. 

Salih Zoroğlu ifadesinde 40’ın üzerinde çocuk için cinsel istismar raporu düzenlediğini söyledi. Hastalara ketamin verilmesini tedavinin bir parçası olarak açıkladı. Çocukların istismarı kabullenmesi için telkinde bulunmadığını savundu. Çocukların ailelerini tehdit ettiği ve para istediği iddialarını kabul etmedi. 14-15 öğrenciyi yurtdışına gönderdiğini anlattı. 14 Eylül Perşembe günü Salih Zoroğlu ve Ahmet A. tutuklandı. Diğer şüpheliler adli kontrol şartıyla bırakıldı. 

‘180’DEN FAZLA ÇOCUK VAR’ 

Savcılığın Ayşe ve Elif gibi 15 vaka tespit ettiği öne sürülüyor. Geçmişte çocukların ailelerini suçladığı 7 olayda davalar açılmış ve Salih Zoroğlu’nun raporunun etkisiyle tutuklananlar olmuş. Savcılık, Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun 180’den fazla çocuğa Çoklu Kişilik Bozukluğu teşhisi koyduğunu düşünüyor. Bu çocuklar ve ailelerinin akıbeti araştırılıyor. 

 Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu kimdir?

Çocuk ve Ergen Sağlığı Uzmanıyım. Bu alanda neredeyse 30 yılı tamamladım.

Tıp Fakültesi eğitimini İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde 1986-1992 yılları tamamladım.

Aynı Fakültede 1993-1997 yılları arasında uzmanlık (ihtisas) yaptım. Çocuk ve Ergenlerde disosiyatif bozukluklar, çocukluk dönemi travmaları, çocuk istismarı ve ihmali başlıca ilgi alanım oldu. Uzmanlık Tezim çocuk ve ergenlerde Disosiyatif Belirtilerin taranması amacıyla kullanılan bazı ölçeklerin ile birlikte ve çocuk ve ergenlerde Disosiyatif Belirtilerin değerlendirildiği ölçeklerin Türkçe’ye uyarlanması konusu ile ilgilidir. 

1999-2006 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesinde Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalığı Anabilim Dalını kurdum ve Anabilim Dalı Başkanlığını yürüttüm.

2003 yılında (sınavla) Doçent oldum.

2007 Yılında eski Fakültem olan İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalına Doçent olarak atanarak geri döndüm. 2010 Yılında Profesör kadrosuna atandım.

2011 ile 2016 yılları arasında Anabilim Dalı Başkanı olarak çalıştım.

2021 yılında Çocuk Psikiyatrisi alanında SCI-E kapsamında yayın ve sitasyon açısından birinci oldum. SCI da yayımlanmış ve 100’ün üzerinde sitasyon almış 13 adet makalem bulunmaktadır. Toplam sitasyon sayısı ise 4 binin üzerindedir.

Dissosiyatif bozukluklar ve travma başta olmak üzere, otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, çocuk psikiyatrisinde ilaç kullanımı konularında birçok çalışmam bulunmaktadır. Ayrıca gerek eğitici gerek klinisyen olarak son otuz yıldır çocuk ruh sağlığının her alanıyla ilgilenmekteyim.

Kaynak: KentHaber27.com



HABER KAYNAĞI : AIGF
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ